4 Aralık Dünya Madenciler Günü kutlu olsun.

MADEN ŞEHİTLERİ AİLELERİ DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL MERKEZİ VE YÖNETİM KURULU GENEL BAŞKAN NİHAT HANAY’IN 4 ARALIK DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ MESAJI

Madencilerimizin Kahramanlığı ve Türkiye’nin Acı Tecrübeleri 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nde Vurgulandı



 Zen Kuaför Mustafakemalpaşa

Madencilerimizin Kahramanlığı ve Fedakârlığı

Nihat Hanay açıklamasında, yerin yüzlerce metre altında, karanlıkla mücadele ederek alın teri döken, ekmeğini taşın, toprağın, ateşin içinden çıkaran tüm maden emekçilerinin ayağına taş değmesini temenni etti. Onlar, bu ülkenin görünmeyen kahramanlarıdır; hayatlarını riske atarak Türkiye’nin sanayisine, ekonomisine ve üretimine omuz verirler. Her gün karanlıkta çalışmak, sadece fiziksel bir emek değil, aynı zamanda büyük bir cesaret ve fedakârlık gerektirir.

Ne yazık ki Türkiye, madencilik alanında acı tecrübelerle dolu bir geçmişe sahiptir. Binlerce maden şehidimizi toprağa verdik; yüzlerce aile hâlâ o kayıpların acısıyla yaşamaktadır. Bu acıların hiçbiri kader değildir, olmamalıdır. Her kayıp, ihmallerin ve yanlış politikaların bir sonucudur.

Avrupa Örneği: Güvenli Madencilik ve Denetim Sistemi

Oysa Avrupa’da 1983 yılından bu yana yer altında tek bir büyük maden kazası yaşanmamıştır. Peki neden? Çünkü orada madencilik bilimin, tekniğin ve denetimin üstünlüğüne bırakılmıştır. Avrupa’da teknik nezaretçilerin, maden mühendislerinin ve iş güvenliği uzmanlarının maaşını işveren değil, bağımsız bir mekanizma öder. Bu sayede mühendis, denetçi veya tekniker işveren baskısı altında kalmadan görevini yapabilir; üretim baskısı yerine can güvenliği öncelik kazanır.

Türkiye’de ise teknik nezaretçinin maaşını işveren ödüyor. Bu durum, iş güvenliğini sağlaması gereken meslek mensuplarını ekonomik ve idari baskı altında bırakıyor; bağımsız denetimi zayıflatıyor. Madencilik sektöründe yıllardır süren yapısal sorunların temelinde de bu bağımlılık ilişkisi yatıyor.

Madencinin Hayatı, Ekonomiden Daha Değerlidir

Bu sadece teknik bir eksiklik değil; aynı zamanda bir zihniyet sorunudur. Denetimin bağımsız olmadığı yerde güvenlik zayıflar. Güvenliğin zayıf olduğu yerde ise maden kazaları “kaçınılmaz” hale gelir. Oysa madencinin canı, üretim hedeflerinden daha değerlidir. Her bir maden işçisi bir babadır, bir evlattır, bir eştir; bir ailesinin umududur.

Bugün maden şehitlerinin aileleri olarak, yalnızca acılarımızı değil, taleplerimizi de yüksek sesle dile getiriyoruz.

Genel Başkan Nihat Hanay sözlerine şöyle devam etti: Bağımsız denetim sistemi kurulmalı, teknik nezaretçilerin maaşı işverenden alınarak kamu eliyle ödenmelidir.

Uluslararası standartlarda iş güvenliği uygulamaları zorunlu hale getirilmelidir. Maden şehitlerinin aileleri için sosyal ve ekonomik destekler güçlendirilmelidir. Her maden ocağı, risk seviyesine uygun teknoloji ve otomasyon sistemleri ile donatılmalıdır. Eğitimli iş gücü, sertifikalı madencilik ve düzenli tatbikatlar zorunlu olmalıdır.

Söylenecek çok şey var… Ama en önemlisi şudur: Madencinin hayatı pahasına büyüyen bir ekonomi, insanı önceleyen bir gelişme değildir. Maden ocaklarında ölüm değil, üretim konuşulmalıdır; ocaklardan acı değil, ekmek çıkmalıdır. Bu anlamlı günde, tüm maden emekçilerimizi hürmetle selamlıyor; maden şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Ailelerine sabır, dayanma gücü ve adalet diliyoruz. Karanlığı aydınlığa çeviren madencilerimiz iyi ki var. Günleri kutlu olsun.

 

Etiketler

mustafakemalpasagzt