BU KEDİ NİYE BURAYA GİRİP ÇIKIYOR?’
Depremin ardından arama-kurtarma çalışmaları için 7 gün süreyle Kahramanmaraş’ta bulunan Maden Şehitleri Aileleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Nihat Hanay, yaşadıklarını yazdı.
Kullar Mahallesi adında bir mahalle kalmamış Nurhak’ta. Büyükşehir olmadan önce Kahramanmaraş’ın belediyelerindenmiş. 1500-2000 ha alanda taş üstünde taş, bina üstünde çatı kalmamış. Hemen hemen yarım metreye yakın kar var. O gün makinelerimizin ikisini de indirdik.
Birini mezarlığa birini de Göçer’e gönderdim. Mezarlıktaki 3 makine o gün 63 mezar kazdı, 63 tane cenazeyi defnettik. İnsanlar, yıkılmış evlerden tahtalarını kesip mezar tahtası yapıyorlardı. O ağlayan çocuklar, babasının yanına üç yaşındaki çocuğunu gömen insanlar. O kadar çok duygulandık ve üzüldük ki başladık biz de öbür makinemizle kazı yapmaya.
BİR KEDİNİN İZİNDE
AFAD Koordinatör Müdürü İbrahim Bey ile yörenin kaymakamıyla tanıştık. Tabii kendimi Türkiye Maden Şehitleri Genel Başkanı olarak tanıtmadım. Orada ne kadar boş makine varsa, büyük-küçük hepsini alıp, canla başla gece saat 03.00’a kadar cenaze aradık, cenaze çıkardık. Eksi 17-18 derecelere varan hava nedeniyle makinelerin kaloriferleri dahi ısıtmadı. İstanbul’dan Deniz Kuvvetleri’nden arama-kurtarma ekipleri, askerler bizlerle beraberdi. AFAD’tan görevliler vardı.
Onlar da Muş bölgesinden gelmişler. Ertesi gün, 107 saat sonra enkazdan 30-35 yaşlarında bir bayan kardeşimizi çıkardık. Eşi ve kaynatası bize başka yeri kazdırırken AFAD görevlileri bir kedinin gelip bize bakıp tekrar içeriye girdiğini gördüler, biz de gördük. Makinelerle orada çalışırken kedi kaçmıyordu sadece içeri giriyor ve çıkıyordu. AFAD görevlisi gelerek, ‘Buraya bakalım, bu kedi niye buraya girip çıkıyor” dedi. Sonradan anladık ki, o bayan bizim sesimizi duyuyormuş ama biz bayanın sesini duyamıyoruz. Çünkü sesi çıkmıyor. 4 gün boyunca geceleri eksi 17-18 derecelerde kedi hep göğsünde yatmış, yüzünü yalamış, kedi ile beraber kalmış. O kedi, bayanın ışığı, arkadaşı olmuş. Kedi sayesinde bayanı çıkardık ve sağ salim hastaneye gönderdik.
HAVA BUZ KESTİ’
Daha sonra komşu köye makineyi istediler. Oraya yol açmaya gittiğimizde öyle büyük bir afet gördüm ki… Depremin dağı yardığını, ikiye ayırdığını ve yolla beraber yarısının aşağı çöktüğünü görünce fotoğrafladım. O köyde hiç cenaze yoktu. Sadece duvarlarında çatlak vardı evlerin, ama çoğu kullanılamaz halde olduğu için artçı sarsıntılar yüzünden insanlar içeriye giremiyorlardı.
Bu bölgeyi iki deprem vurduğundan dolayı köylere insanlar 2 gün sonra ancak ulaşabilmişler. Nurhak Mahallesi diye bir mahalle kalmamış. İnsanlardan sonra hayvanları kurtarmaya başladık.
40 tane keçiden 3 tanesi ışığı görüp de kırdığımız duvardan dışarıya çıktıklarında o kadar susamışlar ki donmuş karı yalayıp yemeye çalışıyorlardı. Bu bile bizi çok duygulandırdı.
O büyükbaş hayvanları, insanları, traktörlerini, araçlarını evlerinin çatıları altından kurtarırken özveriyle çalıştık. Okul önünde insanlara yemek yapanlara buradan götürdüğümüz 3 tane tüpümüzü ve gürbüzümüzü teslim ettik, çocuklara bez ve mama götürdük.
5 gün boyunca AFAD Koordinatör Müdürü ve Kaymakam Bey ile hep iletişim halindeydik. 20 kilometre öteden vinç getirdim, 5 tonluk jeneratör kurduk. Çadırlar bölgesini aydınlatmak ve insanları ısıtmak için ısıtıcılar getirdik. Ekmekler, tostlar, bisküviler çadır dışında kalan ne kadar yiyecek varsa 2 saat sonra donuyordu. Gıda ürünlerini, yurttaşlarımızın yemesi için çadırların içine alarak sıcak yerlerde tutmak istedik. Karşımızdaki okulu yıktık. Bilmediğim hiçbir tane makine kalmadı. Makine var operatör yok, operatör var yeterli makine yok. Şunu söylemek istiyorum; yiyecek-içecek çok ama içemiyorsun donuyorlar, getirdikleri ne kadar meyve suyu ve su varsa ısıtıcılar olmadığından dolayı hepsi buz kesti. Yakılan varillerin diplerinde ısıtıp da insanlar suyunu, meyve suyunu, tostunu ve ekmeğini yemeye uğraştı. Bizler de aynı şartlarda yemek zorunda kaldık.
SON İNSANA KADAR…
Biz Allah rızası için gittiğimiz bu ilçede, bu mahallede elimizden ne gelirse 3 kişilik ekibimle beraber her şeyi yaptık. Son güne kadar, son insana, son hayvana kadar arama-kurtarma çalışmalarımızı yürüttük, komşu köylere de gittik, yollarını açtık. Onların da ihtiyaçlarını gidermeye çalıştık.
Bu yardım fırsatını bize veren başta Yüner şirketine, yönetim kuruluna ve Erdem Ayaz ile Bursa AFAD ekibine şahsım adına çok teşekkür ediyorum. Cenab-ı Allah böyle kazalar, facialar bir daha vermesin. İnsanların acısını paylaşmak için tır içinde 5 gün boyunca yattık. Geceleri makinelerimizi ve araçlarımızı, sabahleyin donmaması için geç saatlere kadar çalıştırdık. Maden Şehitleri Aileleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı olarak AFAD bölgesinde bulunmaktan, insanlara yardımcı olmaktan, acılarını ve o insanların ekmeğini paylaşmaktan onur ve gurur duydum. Üzüldüm, canlı çıkardığımızda sevindim.